Metal yüzeylerin parlatılmasıyla ilk ayna elde edilmiştir. Daha sonraları ise, Cam levhaların bir yüzeyleri civa amalgamaları ile kaplanarak, ayna elde edilmiştir. Günümüzde ise, umumiyetle cam levhaların bir yüzü, ince bir Gümüş tabakası ile sırlanarak elde edilir. Bazan gümüş yerine alüminyum, altın, hatta Platin dahi kullanılır. Alüminyum sırlı aynalar, dalga boyu 0,4 mikrondan küçük olan morötesi ışınları da yansıtırlar. Aynalar; düzlem, küresel ve parabolik diye üç gruba ayrılırlar.
Düz aynalar: Bir cismin veya noktanın düz bir aynada görünen şekline “görüntü” denir. Düzlem aynada görüntü, cismin tam simetriğidir. Yani cisim ve görüntünün, aynaya uzaklıkları ve boyları birbirine eşittir. Görüntü gerçek değildir, zahiridir. Çünkü, aynanın içinde imiş gibi görünür. Zahiri görüntüyü bir ekran üzerine düşürmek mümkün değildir.
Küresel aynalar: Yansıtıcı yüzeyi, küre kapağı şeklinde olan aynalardır. Yansıtıcı yüzey, küre kapağının iç yüzeyi ise bu aynalara “çukur”, “konkav” veya “iç bükey” aynalar denir. Yansıtıcı yüzey, küre kapağının dış yüzeyi ise böyle aynalara “tümsek”, “konveks” veya “dış bükey” aynalar denir.
Küresel yüzeyin merkezinden geçen eksene “asal eksen” veya “optik eksen” denir. Asal eksenin aynayı kestiği noktaya “tepe noktası” , tepe noktası ile merkezin tam ortasına da “odak noktası” adı verilir. Asal eksene paralel olarak gelen ışınlar, yansıdıktan sonra odaktan geçerler. Odaktan geçerek gelen ışınlar ise asal eksene paralel olarak yansırlar. Merkezden geçen ışınlar aynı yoldan geriye yansırlar. Tepe noktasına gelen ışınlar ise asal eksen ile meydana getirdiği Açı kadar diğer tarafta açı yaparak yansırlar.